24 Ağustos 2014 Pazar

VER BİR PAŞA ÇAYI



Sene kaç hatırlamıyorum ama daha ilkokula başlamadığım yıllar. Rahmetli dedem (Muharrem Aydın) ile birlikte yaşadığımız şehir olan Bursa'da ilk defa hiç bilmediğim bir semte gittik.

Gittiğimiz yer Türk toprağı mı, yabancı bir memleket mi anlayamadım. Herkes, hiç bilmediğim bir lisan kullanıyor, ilginç yanı ise dedem de o lisanı anlıyor ve onlarla sohbet ediyor. Nereye geldiğime şaşırmış olan ben, insanların yüzlerine bakıp kim olduklarını anlamaya çalışıyorum. Kim bu insanlar?
Dedemin yanından bir an olsun ayrılmıyorum. İçimde de bir korku ve endişe gittikçe büyüyor...
Ne diyorlar ki şimdi bunlar dedeme acaba?

Bir kahvehanede oturmuşuz; ben ve dedem baş köşedeyiz. Gelen herkes dedeme yönelip 'dobrodosli' gibi bir şey diyor, elini sıkıyor. Dedem 'kakosi' diyor onlar 'dobro' diyorlar.. Ben anlamıyorum ki bu insanlar kim? Dedem neden böyle konuşuyor? Ürkek ve meraklı gözlerle bakıyorum onlara..

Dedem bir ara beni gösterip 'mo unuk' dedi, sonra birden o anlamadığım insanlar bana bakıp "ooo paşa da gelmiş" diyerek gülümseyen yüzlerle bana bakmaya başladılar. İçimdeki o korku birden yerini gurur dolu bakışlara terk etti. Anladım ki, ben paşayım. Kim paşaya karşı kötülük yapabilir? İstersem asarım, istersem keserim. Paşa olan benim...

Dedem ve arkadaşları öyle bir sohbete dalmışlar ki ben istesem kahvehaneden dışarıya çıkar istediğim yere giderim, diye düşünürken elinde çaylarla bir adam yanımıza kadar geldi. Önce dedeme bir bardak çay uzattı sonra diğerlerine.. Tepside bir bardak çay kaldı. Önüme bir tabure çekti ve dedi ki; 
"İç bakalım bir paşa çayı.."
Şimdi burada paşa olan ben dışarı çıksam, paşalık bitecek.

Bazen kahkahalar yükseliyor, bazen herkes dedemin ağzının içine düşecek gibi hayranlıkla onu dinliyor. Yeni biri geliyor, yine çaylar geliyor. 
"İç bakalım bir paşa çayı daha..."

Aradan yıllar geçti, bir zamanlar kendimi paşa hissettiğim o semte yine gittim. Bu kez yanımda dedem yok, amcamla beraberiz. Bursa'ya kuş bakışı bakabilecek kadar yüksekteyiz. Ailemizin akrabası olduğunu öğrendiğim yaşlı bir kadın yanıma gelip başımı okşadı. 
"ah be kızanım senin deden çok güzel boşnakça bilirdi."...

Birlikte yenen akşam yemeği sonrası, yaşlı kadının kocası, ben ve rahmetli amcam birlikte bir kahvehaneye gittik. Dedemle gittiğimiz aynı kahvehane mi bilmiyorum. Ama harika bir hava var, rüzgar püfür püfür esiyor. Tahta birer sandalye çekip kahvehanenin girişine yakın bir yerde oturduk. Akşam kızıllığı yavaş yavaş yerini gecenin rengine bırakmak üzere. Soğuk uludağ gazozu içmenin keyfi ile otururken tanıdık bir ses duyar gibiyim. 
Birisi "iç bakalım bir paşa çayı" mı dedi?

Döndüm, baktım. Elinde çok açık bir çay ile baş köşede oturan küçük bir çocuk..
Gülümsedim..


Harun Aydın
harun@aydinailesi.org




Yazı ve fotografların bir kısmı veya tamamı iktibas kuralları çerçevesinde kaynak gösterilmeden alınması veya izinsiz kopyalanıp çoğaltılarak kullanılması yasaktır.

www.aydinailesi.org
| © 2014

0 yorum:

AYDIN AİLESİ
 
AYDIN AİLESİ
Powered by Blogger